Son günlerin en önemli günü ile ilgili yazı yazmadığımı geç kalarak farkettim. Oysa yarım asırlık olmak üstelik "ufaklığın (o kendine kedi diyor ama...) tabiriyle çınar gibi olmak çok yabana atılmamalı. "Divitimle"'de benim için yazdığı 4 Temmuz tarihli yazıyı mutlaka okumalısınız.
Ben 4 Temmuz çocuğuyum. 1976'da Amerika'da, kuruluşlarının 200.yılında çok şaşalı bir kutlama yapmıştık. Onun dışında hep kutlarız ama daha küçük organizasyonlarla.
Önce kulüp, sonra gezi sonra da herşeyi paylaştığımız arkadaşlarımızla üç sene önce bir karar aldık. 50. yaşgünleri özel olsun ve birlikte kutlayalım diye. İlkini kocamın yaşgününü kutlayarak başladık. Ona özel hediye arayışlarımız bizi "ufaklık sayesinde Nellie sanat evine götürdü. Üzerinde çocukların parmak izleri olan altın kol düğmeleri o gün için çok enteresan gelmişti. Aslında hala öyle. Hep birlikte sevdiğimiz bir otelde yenilen keyifli bir yemekle hayatın ikinci yarısı kocam için başladı. Artık her özel günde kol düğmeleri kutudan itinayla çıkıyor, takılıyor ve tekrar yerine konuluyor. Rahmetli Barış Manço'nun çok sevdiğim şarkısında olduğu gibi.
Ben de heyecanla beklemeye başladım. Birtakım programlar yapıldığını hissediyorum, aslında uğraşsam öğrenirim ama uzak durmaya gayret ettim. Arada çok tatlı açıklar verdiler, yazıştılar, telefonlaştılar, gününde değil de iki gün sonrası için program yaptılar.
4 Temmuz sabahı telefonlarla kutlamalar başladı. Büyük oğluş Hollanda'dan, küçük köyden aradı. Şirkette pastamızı yedik. Akşam sevdiğimiz bir ailenin oğlunun Çubuklu 29'da düğünü vardı. Boğaz'ın en güzel köşelerinden biri. Daha önce birkez gitmiştik. Kocam kararı bana bıraktı ama gitmeyi de çok istediği belli oluyor. Nasıl olsa Pazar günü sürpriz kutlama yapacağız diye ben de ona uydum. Çok güzel hazırlanmış kokteyl, nikah, lezzetli yemekler ve çok güzel müzikler. Tanıdığımız olmaz derken birçok tanıdık. Biz Latin seviyoruz ve fena da dans etmiyoruz, en güzel Latin parçalar. Herşey tam bize göreydi.
Gece düğünden ayrılır ayrılmaz köye gitmek üzere yola çıktık. Cumartesi erkenden iki aile olarak dostlarımız köye geldiler. Bize bir kovan arı getirdiler. Arıları mutlaka bir yazıda anlatmam gerek, müthişler.
Pazar kahvaltı sonrası kocamın hadi hadisiyle İstanbul'a döndük. Hemen giyinip 17:00'de tekrar yola düştük. Kutlamaya önce Hilton'da başladık. Arkadaşlarımın hepsi oradaydı. Bana Goldaş'tan çok şık bir yüzük almışlar. Yedik, içtik, bol bol sohbet ettik. Saat 20:30'da oradan kalkıp Pink Martini'nin konserine gittik. Sevgili kocam arkadaşlarımla neler organize etmiş, ne çok çalışmış ama tam gönlüme göre bir program yapmış. Hepinize çok çok teşekkürler. Sayenizde artık kolayca 50 yaşındayım.Etiketler: Ailemiz, yaşamımızdan |