Dünden bugüne...
2 Tem 2008
Yeni Yavrular...
İlk haber biraz kötü oldu. Esma'nın doğumu beklediğimiz gibi gitmemiş ve maalesef bebek yaşamamış. Böyle bir şoka hiç hazır değildik. Bu iş bu kadar üzücü almak zorunda mıydı?

Annem ve babam bizlerin çok üzüleceğini tahmin ettiklerinden hemen yeni doğmuş bir yavru arayışına girmişler. Babam bakıcımızla köy köy dolaşıp herkese haber vermişler. Sonunda aranan yavru iki katından fazla bir para ödeyerek satın alınmış ve biz köye gelmeden ahıra konulmuş. Bize de isim koymak düştü. Yıldız annemin çocukluk koyununun adıymış, biz de onu kullandık ve şirin mi şirin bir yavru ailemize katıldı.

Hemen sonrasında Çiçek'te doğum yaptı. Bakıcımız da tecrübe kazandığı için bu kez sorunsuz yeni kızımız Yaprak aileye katıldı. Yavrular doğduktan birkaç saat sonra ayakta durabiliyorlar. Pırıl pırıl yumuşacık tüyleri var. Anne sütü önce bir kaba sağılıyor ve bebekler biberonla besleniyor. Hergün belli bir miktar içme hakları var. Kalan süt bizim.

Sonunda mis gibi kokan tertemiz sütümüz var. Yavrulardan sonra günde 10 litreden fazla süt sağılıyor. Ama karton kutudan süt içmeye alışmış çocuklarımız bu sütün kokusuna bile tahammül edemiyorlar.

Birazını biz içeriz, birazını bakıcılar, herhalde hep böyle çok olmaz derken süt azalacağına artmaya başladı. Birazını tereyağ yaparız, birazını da yoğurt, acaba peynir nasıl yapılır, yoksa süt banyosu mu yapsak,

Eyvah, yeni dertler mi aldık başımıza??

Etiketler:

posted by EgeM @ 2.7.08   0 comments
Soyağacı...
Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba,

Ben kızların bir soyağacını çıkartayım ve hikayenin sırasını bozmayayım derken aradan aylar geçmiş. Ailemize bu arada yeni kızlar ve erkekler eklendiler ama ben bıraktığımız yerden devam etmek istiyorum.

Hamile Esma ve Çiçek ailemize katıldı ama süt ve peynir hemen olamadı. Meğer ineklerde de süt doğumdan sonra başlarmış. Onların doğumu da 9 ay sürermiş. Üstelik sütün devamı için tekrar hamilelik ve tekrar doğum gerekiyormuş. Halbuki kitaplarda hep bir inek vardır, sütünden birsürü şey yapılır. Hamilelikten, doğumdan hiç bahsedilmez. O inek hastalanmaz, yaşlanmaz. Henüz başımıza nasıl bir dert aldığımızın farkında değiliz.

Bu arada bizim ahırın temiz tutulma macerası başladı. İnekler her pislediğinde sıçramalarla bembeyaz duvarlarımız kirlenmeye başladı. Üstelik örnek proje olarak kullandığım banka projesinin 1957'de kaldığı ve o zamanki ineklere göre çizildiği ortaya çıktı. Benim santim bile şaşmayan çizimime göre koyduğumuz gübre yolu maalesef yeni nesil ineklere uymadı. İneklerin hem boyları hem de yükseklikleri gelişmiş. Bizim ineklerin ayakları devamlı gübrelerin düşmesi gereken gübre yoluna düşüyor ve gübrelerde sağa sola. Başladık ahırı nerdeyse hergün tavan, duvar yıkamaya. Kızları besledik, her haftasonu gittiğimizde onlarla konuştuk, korka korka başlarını okşadık ve geldik doğuma...

Etiketler:

posted by EgeM @ 2.7.08   0 comments
"Hikayemiz" etiketine göre yazıları sıralayıp iki inekten kocaman bir tesise giden yolu izleyebilirsiniz. Bloğu oluşturma nedenim büyümemizi paylaşmaktı ama bazen günlerce herşey aynı gidiyor, yazacak konu çıkmıyor. Bu nedenle diğer etiketler oluştu. Umarım hikayemizi takip etmek zorlaşmamıştır, sevgiyle kalın, bol süt için...
Photo Sharing and Video Hosting at PhotobucketHakkımızda

Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket

"Biz hergün büyüyen, kocaman bir aileyiz... "

Photo Sharing and Video Hosting at PhotobucketEski Yazılarımız
Photo Sharing and Video Hosting at PhotobucketArşiv
Photo Sharing and Video Hosting at PhotobucketMesajımız

Lütfen Soğuk İçiniz... :))

Photo Sharing and Video Hosting at PhotobucketFavorilerim
Hava Durumu



BLOGGER